‘Yakalım, yıkalım’ diyenler ya ajandır ya salak

Kayseri’de yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilk değil, Altındağ’da yaşananlar hafızalardaki tazeliğini koruyor.

2011’den bu yana Türkiye’nin ve Kayseri’nin üzerinde oluşan büyük politik, ekonomik, sosyal, demografik yüke karşı patlama. Bunun olacağı konusunda yüzlerce kez Zafer Partisi uyarıda bulundu. Ben bunları söylerken bazı insanlar “Ümit Özdağ çok sert” diyorlardı. İki gündür arayanlar, “Çok sert değil, çok haklı imişsiniz” diyorlar. İpek Hanım, ben yıllarca milli güvenlik konularında çalışmış bir akademisyenim. Bunların olacağını bildiğim için “Bu yük bir yerden patlar veya patlatılır” diyerek siyaseti ve halkı uyardım. 

Öfkenin yanlış yere yöneldiğini düşünüyor musunuz? Sorunun kaynağı iktidar değil mi? Sonuçta saldırıya sebep olan şey pedofili, göç ya da göçmen değil.

Öncelikle sadece bir olay değil bu yılların birikimi. Taciz olması, suçlunun ailesi tarafından polise teslim edilmek istenmemesi bardağı psikolojik olarak taşıran damla. Evet, öfke yanlış yönlenmiş durumda. Madem bu kadar öfkelisiniz öfkeyi Suriyelilerden önce Suriyelileri buraya getiren siyasete karşı oy kullanarak, oyunuzu Zafer Partisi’ne vererek gösterin. Doğrusu Zafer Partisi’ni Anadolu Kalesi projesi ile sığınmacıları geri yollamak konusunda yetkilendirmek.

Aynı gün Suriye’de Türkiye’nin kontrolündeki bölgede yaşayan ÖSO taraftarları Türkiye’den gelen TIR’lara saldırdı. PTT binasındaki Türk bayrağını indirip ÖSO bayrağı asıldı. Suriye’deki Esad yönetimi ile Türkiye arasında ilişkilerin yeniden kurulma ihtimalinin Suriye’deki ÖSO taraftarlarını rahatsız ettiği ifade ediliyor. Orada nasıl bir risk var?

Şundan emin olun. Suriye’nin kuzeyinde Türk ordusunun kontrolündeki bölgelerde başlayan olayların sebebi Kayseri’de yaşanan olay değildir. Olaylar Kayseri olaylarından önce başladı. Sebebi Türkiye ve Esad arasında başlayan görüşme ve ticaret ile buna Rusya’nın da destek vermesidir. Geçen hafta El Bab’ı Halep’e bağlayan yol üzerinde rejimle görüşmeler ve anlaşmalar sonucu ticaret ve ulaşım amaçlı Ebu El Zendin kapısının açılmasından ÖSO ve yerel halk son derece rahatsız oldu. Sonrasında Azez yerel meclisi de Azez-Halep yolunu açmak için girişimde bulundu. Suriye’nin kuzeyinde bulunan yabancı güçlerin tahriklerde bulundukları düşünülüyor. Özetle olayların çıkma nedeni Türkiye’nin Beşar Esad ile yapmaya başladığı görüşmelerin önünü kesmek ve PYD devleti projesini devam ettirmektir.

YA AJANDIR YA SALAK!

Suriye’nin kuzeyinde olaylar varken bir de içeride protestolar devam ederse…

Çok haklısınız. Ortaya gerçekten çok sıkıntılı bir durum çıkar. Hem bundan dolayı hem bazı provokasyon odaklarının iş başında olduğuna dair aldığım duyumlardan dolayı sürekli uyarılarda bulunuyorum. İl başkanlarımız sıkıntılı illerde provokasyon girişimlerini il emniyet müdürlerine benim talimatımla iletiyorlar. Benim halka sükûnet açıklaması yapmam için il başkanlarımızı arayan valiler oldu.  Ordumuz Suriye’nin kuzeyinde bir provokasyonla karşı karşıyayken Türkiye’de sokaklarda Suriyeli sığınmacı sorununu öfke ve kinle sözde çözmeye çalışmak ülkemize yapılan büyük bir kötülük olacaktır. Benim bu açıklamalarım bazı gençlerde tepki ile karşılanıyor. Onlara da sesleniyorum. Sizden çok daha bilgili ve deneyimliyim. Öfkeniz sizi yönlendirmemeli. Sığınmacı ve kaçak meselesini çok akıllı ve ülkemize zarar gelmeden çözmek zorundayız. Özellikle şimdi “vuralım, yakalım” diyenlere şüpheyle bakın. Ya ajandır ya salak. İkisine de itibar etmeyin.

AKP REHİN ALINMIŞ

AKP iktidarı zor durumda. Suriye’de normalleşse karşısına ÖSO çıkıyor, içeride normalleşmeye çalışsa bu kez ortağı MHP ile geriliyor. Filmi başa sarmak AKP için artık çok mu zor?

AKP rehin alınmış bir siyasi partidir. AKP’yi başkanlık rejimi esir almıştır. Evet, Erdoğan’ın nerede ise kâğıt üzerinde sınırsız yetkisi vardır ancak bu sınırsız yetkinin sınırı ortaklarıdır. Başbakan Erdoğan daha bağımsız ve güçlü idi. Suriye’de olanlar ise Erdoğan’ın nasıl bir tuzağa düştüğünü ve ülkemizi de düşürdüğünü gösteriyor. Ancak stratejik hatalar yapmak Erdoğan’ın alışkanlığı. Annan Planı’nda yanıldı. FETÖ konusunda yanıldı. PKK ile müzakerelerde yanıldı. Suriye politikaları konusunda yanıldı. Bedeliniyse Türk halkı ödüyor. Çok mu geç? AKP açısından yapılacak şey hızla parlamenter demokrasiye dönmek ve 1965 seçimlerinde uygulanan “milli bakiye sistemi” ile seçimleri yapmaktır.

Neden parlamenter demokrasi ve milli bakiye sistemi?

Çünkü, parlamenter sistem hukuk devletinin Türkiye için milli güvenlik sistemidir aynı zamanda. Ama Erdoğan açısından parlamenter demokrasiye dönüş hem artık yüzde 51’in mümkün olmadığı bir dönemde iktidarda kalmak en azından ortak olmak için bir araç hem yüzde 51 ile gelecek bir başka cumhurbaşkanının insafına terk edilmekten kurtulmak anlamını taşıyor. Özgür Özel için ise İmamoğlu ve Yavaş baskısından kurtularak başbakan adayı olmak anlamını taşır. Milli bakiye sistemi ise bütün siyasi partilerin toplumdaki gücü kadar TBMM’de siyasi ittifaklar dışında temsilini sağlayacak, sistemi rahatlatacak en demokratik seçim sistemidir.

Tekrar sığınmacı meselesine dönersek, entegrasyon mümkün değil mi?

Konuşmaya bile gerek yok. Tabii ki mümkün değil. Sığınmacı ve kaçaklar kalırsa, yenileri gelmeye devam ederse ve Türkiye’de sığınmacıları 5.3 doğum artışı sürerse 2040 yılında bugün 5 milyon sığınmacı, 2 milyon kaçak, toplam 7 milyon olan Suriyeli sayısı 21 milyon olacak. Afganları, Afrikalıları ve diğerlerini hiç saymıyorum. Ortadoğu Türkiye’yi kendisine entegre edecek, Ortadoğu’nun sınırları Edirne’de bitecek. 

Peki Türkiye ne yapabilir, kaldıramayacağı bu yükten en zararsız nasıl çıkabilir?

Tek yol tarihin en büyük geri dönüş projesini yaşama geçirmek ve öte yandan sınır güvenliğini sağlamak. Ottowa Anlaşması’ndan çekilerek sınırlarımıza tekrar anti personel mayın yerleştireceğiz. Bazıları “İnsanlar basar, ölür” diyor. Mayınlı bölge bellidir. İşareti vardır. “Mayınlı bölge, geçiş yasak” diye yazar. Buna rağmen geçmeyi deneyen ölür. Ancak mayın bir anda büyük göçü durduracaktır. Kameralı balon ve SİHA’larla sınırlarımıza yaklaşan herkesi önceden tespit edeceğiz. Sınırlarımızı her şeye rağmen geçen ve uyarılara rağmen kaçma girişiminde bulunanlar için orduya ateş etme yetkisi vereceğiz. Ancak sınırlarımızı, sınırlarımızın ötesinde korumak bir zorunluluk. Afganistan-Pakistan ile İran sınırı ve içinde istihbarat önlemleri alacağız. Sınırdan geçişlerin durması içeriyi çok derin etkileyecek. Kaçakları enterne edip, Türkiye’de kaldıkları süre içinde yapılan masrafların karşılığı olarak mesela ağaç dikiminde kullanmak mümkün. Ve Suriye ile görüşerek büyük geri dönüş. Düşünüldüğü kadar zor değil. Başka çare yok.

GÖÇ DEVAM ETTİKÇE MİLLİYETÇİLİK YÜKSELECEK

Konuşmak istediğim diğer bir konu aşırı sağın yükselişi. Avrupa’daki yükselişin tek sebebi göçmen meselesi mi?

Tabii ki hayır. Rusya-Ukrayna savaşında Rusya’nın karşısında olmanın ortaya çıkardığı ekonomik maliyete tepki var. AB bürokrasisine tepki var. Ancak kontrolsüz göç Avrupa’da artık ortaya çıkardığı manzaralarla büyük tepki çekiyor.

Ama bir yandan da Essen’de yabancı düşmanı AfD’nin kongresine karşı ‘aşırı sağa yer yok’ diye binlerce kişi sokağa döküldü. Liberaller, merkez sağ ve sol bugünlerde Avrupa’da yükselen aşırı sağa karşı birlikte hareket ediyor. Siyasetin nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz?

Evet, zaten Avrupa’da milliyetçi politikaların canlanmasına neden olan liberal, sosyal demokrat ve yeşil siyasetlerin mülteci politikası oldu. Bu arada Hristiyan demokratlar da mülteciler konusunda milliyetçilere yakın duruyorlar. Göç devam ettiği sürece Avrupa’da milliyetçilik yükselecek ya da düzen partileri mülteci politikasını değiştirecekler. Şu anda her ikisi birlikte oluyor.

Türkiye’de yerel seçimlerde bunun tam aksi bir tablo ortaya çıktı. CHP, birinci parti çıktı. Hem de bu kadar sığınmacı varken.

Türk halkının tepki eşiği daha yüksek. 13 milyon sığınmacı ve kaçağın vatanlarına dönmesini istiyor ancak muhalif seçmen hâlâ sığınmacılardan daha çok Erdoğan’a kızgın ve CHP’yi Erdoğan’ı cezalandırmak için seçti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x